Herkese merhabalar,
bugün blogumda yeni bir seri baslatiyorum - Pasaport Sayfasi!
Biliyorsunuz, bu blog sadece makyaj ve bakimi konu almiyor, genel olarak konusu yasam stilim aslinda. Makyaj ve bakim gibi yüzeysel konularin yani sira hayatimin ve düsüncelerimin bir kismini da kapsiyor. Bu yüzden de tek tarafli olmayan, oldukca genis bir konu yelpazesi bulunuyor bu blogta. Bir yenisi ise, bu yaziyla baslatacagim Pasaport Sayfasi serim olacak. Bu seride seyahatlerimi, gördügüm güzel yerleri, gezdigim sokaklari yazmak istiyorum. Bu serinin yazilari sizlerin bileti olacak, böylece farkli kültürler ve gezmeye deger olan yerler hakkinda kücük bir fikir edinmis olacaksiniz. Hadi ilk olarak Fransa'ya, PARIS'e gidelim.. :)
Paris, Fransa
Agustos 2012
♫ Edith Piaf - Non, Je ne regrette rien
_____________________________________________________________
Su güne kadar cekmis oldugum belki de en güzel kare. |
_____________________________________________________________
Paris...
sanatin, kültürün, tarihin, askin ve modanin kesistigi koordinat.
O kadar büyüleyici bir sehir ki, yapayalniz da atsaniz kendinizi bu koca sehre, sizi ait oldugunuz yere sürükleyecektir. Görülecek ve gezilecek yerleri, tadilacak ve doyulmayacak spesyaliteleri, insanlarin samimiyeti ve metropolün dinamikligi "burada bir ömür gecer" dedirtiyor insana. Bir süreligine parisienne olsak ne var?
_____________________________________________________________
Ben Paris'e Agustos 2012'de iki yakin arkadasimla gitmeye karar vermistim. Biletleri birkac gün öncesinden alarak oldukca spontane gelisen bir hafta sonu seyahati oldu, ama bir o kadar da güzel oldu. Yanimiza yük olmayacak seyler aldik ve düstük ücümüz yollara. Yolculugumuz gece basladigindan, sabahin erken saatlerinde Paris'te gözlerimizi actik. Sansimiza hava o kadar güzeldi ki, gökyüzü masmaviydi tüm gün, anlayacaginiz günes yüzümüze gülüyordu.
Ilk yaptigimiz sey bütün gün icin gecerli olacak bir metro bileti almak oldu. Bununla tüm gün Paris'in istedigimiz yerlerine gidebildik. Bu arada daha önceden gitmeyenler icin söyleyeyim, ulasim o kadar iyi ki, daha iyisi yoktur herhalde. Metroyla gercekten her ama her yere gitmek mümkün, yapamam edemem demeyin, cok da basit. 5 Euro civari bir seydi bütün günlük bilet, bu yüzden cok da karli! Gidecek olursaniz ve tura vs. katilmayip kendi imkanlarinizla gezecekseniz, kesin bir metro bileti ve metro plani alin derim.
Dil konusuna gelirsek arkadaslarim da ben de Fransizca'ya hakimiz bu yüzden sıkıntı cekmedik dogrusu. Birimizin Fransizca'si yetmedigi yerde digerimiz tamamladi. Fransizca bilmiyorsaniz da sıkıntı yok herkes Ingilizce'yi de iyi konusuyor. 'Fransizlar farkli dil konusmaz' diye bir ön yargi var bence öyle degil, onlar da sizinle anlasmaya gayret ediyorlar. Bu yüzden Ingilizce konusarak anlasmak isterseniz de sorun yok. Zaten her köse turist dolu. :) Turist demisken, Paris'in yerlilerinden olsam sinir olacagim en can sıkıcı sey bu olurdu bana göre. Her kösede, ama bakin abartisiz her kösede fotograf cekilenler var. Düsünsenize böyle bir yerde yasadiginizi, ve günlük yasaminizin telasli oldugunu. Onlar fotograf cekecek diye siz oradan gecemeyeceksiniz, siradan bir günde gezmek isteyeceksiniz ama karsiniza sürekli 'fotomuzu ceker misiniz' diyen turistler cikacak. Sürekli yol soranlar, anlamadiginiz dillerde sizinle konusmaya calisanlar, off.
Yasamasi oldukca zor bir sehir olabilir, ancak insani öyle bir büyülüyor ki, bütün bunlara deger diyor insan ilk etapta. Sanat kokan sokaklari, insanlarin samimiyeti, yapitlarin güzelligi derken bir de bakmissiniz asik olmussunuz bu sehre.
_____________________________________________________________
Peki görülmesi gereken yerler nereleri?
La Tour Eiffel / Eyfel Kulesi
Tabii ki görülmesi gereken yerlerin basinda Paris'in sembolü olan Eyfel Kulesi gelir. Size su kadarini söyleyeyim, fotograflarda gördügünüz hicbir sey! Gidin karsisinda durun, o görkemli durusu gözlerinizi kamastiracak! Size tavsiyem, gittiginizde kulenin yanindaki cimlere oturun veya uzanin, kuleyi öyle seyredin. O anin sadece tadini cikarin ve o büyülü görüntüyü hafizanizin en derin yerine kaziyin!
Oralarda dolasirken düsündüm, burayi bu kadar güzel yapan nedir? Meger güzelligi yapitlar, görüntüler degilmis. O yapitlara, o görüntülere sinmis tarihmis, hikayelermis. Bunu, Eyfel Kulesi'nin karsisindaki bir agacin altina oturdugumda anladim. Agaca insanlar harfler kazimislar, ne hikayeler gelip gecmis buradan..
Le Musée du Louve / Louve Müzesi
Iste sanatin, tarihin adresi! Paris'e giderseniz dünyanin en ünlü müzesi olan Louvre'yi gezmeden sakin dönmeyin. Icerisinde öyle güzel eserler var ki, herkesin görmesi gerek diye düsünüyorum. Tabii, Da Vinci'nin Mona Lisa'sini da görmeden dönmedim. Tablo kalin bir camekan icerisinde tutuluyor. Buraya geldiginizde kisa sürede önemli eserleri görmeye bakin, örn. Venus de Milo, Les Noces de Cana, Victoire de Samothrace gibi eserleri görmeden cikmayin müzeden.
Arc de Triomphe / Zafer Taki
Charles de Gaulle Meydani'nin ortasinda bulunan Zafer Taki'na bir de yakindan bakin derim. Orada bulunmak beni asiri büyüledi dogrusu. Tarihin göbeginde gibi hissettim. Yüzyillar öncesi, ve simdi diye düsündüm.
Avenue des Champs-Élysées / Sanzelize Bulvari
Paris'e gelip de Sanzelize'yi gezmemek olmaz tabii. Burasi, magazalarin bulundugu büyük bir bulvardir, yani güzel alisveris yapma imkanlari var. Yine de belirtmeden gecemeyecegim, Paris cok pahali ve Sanzelize de en pahali caddelerden biri, harcamalara dikkat. :) Biz burada Brioche Dorée adli bir cafede kahvaltimizi yapmistik - baguette ve croissant ile tabii! :)
Bu bulvarda Abercrombie & Fitch'in magazasi da bulunuyor. Hatta giriste sizi mankenleri karsiliyor, kimi zaman sadece jean ile duruyorlarmis, bilginize kizlar. :D
La Seine / Sen Nehri
Sehrin icinden gecen Sen nehri de ayri bir atmosfer yaratiyor. Sevgilinizle gelirseniz Seine nehri boyunca el ele dolasin. :)
Bir yerden sonra o kadar yoruldum ki artik fotograf cekmeyi birakip etrafin tadini cikardim sadece. Notre Dame Katedrali, Sacre Coeur Kilisesi, Versay Sarayi, Pantheon, Moulin Rouge, Montmartre Tepesi, Concorde Meydani ve sayamadigim bircok güzel yer daha gezmeye görmeye deger. Ancak size verebilecegim en iyi tüyo, kendinizi sehrin akisina birakmanizdir. Onu görecegim, bunu görecegim diye acele etmeyin. Zamaniniz kisitliysa birkacini da görseniz yeter, önemli olan gördüklerinizi akliniza kazimaniz ve tadini cikartmanizdir!
_____________________________________________________________
Ben gittigim yerlere turist gözüyle bakmayi sevmem. O gün orayi geziyorsam oranin yerlisi gibi düsünmeye calisir, acaba burada yasayabilir miydim diye düsünürüm, gördüklerimi ölcer, tartarim. Bu yüzden de Paris'te bir tura katilmadik, kendimiz gezdik, kendimiz gözlemledik. Ancak siz böyle yapmak istemiyorsaniz da tabii ki her kösede bekleyen tur otobüsleri var. :)
Paris görmeye, gezmeye kesinlikle deger! Bu sehir insana bir seyler katiyor ve güzel bir tecrübe kazandiriyor. Hep derim; en güzel hikayeler, pasaport sayfalarinin arasindadir diye.
Pasaportunuzu doldurmaniz dilegiyle,
Eylem
Evren mesajımı alsın bir uçuruversin beni oralara ! çünkü Ankara çok sıkıcı:/
ReplyDeleteGidip görmeni ben de cok isterim kuzum, umarim yakin zamanda rotanda beliriverir. :)
Deleteaaaa süpersin, asagi yukari ayni zamanlarda Parisdeymis haha :D
ReplyDeleteBende hic londraya gitmedim orayi cok merak ediyorum :D
Yaa ben de gitmedim, ama aklimin bi kösesinde duruyor benim de. :)
Deleteharika görünüyor, umarım gidebilirim bir gün :D
ReplyDeleteUmarim!! :)
Deletekesinlikle gitmek istediğim yerlerin başında geliyor Paris. Orayla ilgili şeyler okumak bile heyecanlandırıyor insanı:)
ReplyDeleteCanim benim umarim pek yakinda gidersin! Kesinlikle gidip görmeye deger. :)
DeleteYine çok güzel bir yazı!Böyle farklı konularda yazmanı çok seviyorum,ayrıca yazı iştah açıcı olmuş.İnsanın kanatlanıp Paris'e uçası geliyor :)
ReplyDeleteÖznurcum cok tesekkür ederim, begenmene cok sevindim. :)
DeleteGitmeyi cok istedigim bi yer bi gun nasip olur isallah dediklerini hatirlayacagim
ReplyDeleteInsallah canim. :)
DeleteBonjour Mademoiselle Delacroix, qulle bonne idée, j'attends la suitede tes voyages, bisous bisous
ReplyDeleteBonsoir madame, merci pour ton commentaire. Ca me fait tres heureuse. Mille bisous. :)
DeleteGüzel yazını okuyunca özledim Paris anılarımı aşık olduğum ikinci şehir :)
ReplyDeleteCok tesekkürler canimm, ne güzel anilarini canlandirabildiysem :)
DeleteGitmeyi hiç düşünmediğim bir kentti Paris. Ve hep çok abartıldığını düşünürüm. Gittim, aşık oldum döndüm. Döndüğümden beri de miniğimin büyümesini bekliyoruz hep beraber tekrar gidelim; Disneyland'da o da çocukluğuna dair harika bir anı kalsın diye :)
ReplyDeleteHarika bir tatil yapmısınız siz de. Ben de gezdiğim yerlerle ilgili haftanın 1 günü yayın yapayım diye, bir türlü hayata geçiremedim.
Bir sonraki yazını merakla bekliyorum, sevgiler...
Ya ne güzel, cok tesekkür ediyorum. Miniginizi disneyland'e götürme fikri cok tatli, kesin gerceklestirmelisiniz! Her seyin en güzelini diliyorum yavrunuz ve sizin icin. :)
DeleteParis kesinlikle görülmesi gereken bir şehir!
ReplyDeleteHarfiyen katiliyorum canim!
DeleteBu yaz gitmeyi dusunuyorum cok faydali bir yazi olmus tesekkurler :) peki kalicak yer konusunda bir oneriniz olur mu acaba?
ReplyDeleteBu yaz Almanya'ya gidiyoruz. Peki orada nereleri görmemizi tavsiye edersin? (Bremen'e yakın bi yerde olacağız)
ReplyDeleteHatta keşke bununla ilgili bir yazı oluştursan :)
ReplyDeleteayhh ne guzelll :)) tekrar gitmis kadar oldum sayende :)
ReplyDelete