"Yapamadigin bir sey var mi senin?" dediginde farkina vardim, ne kadar degisken oldugumun. Hayatimin hicbir evresinde üretmeden duramadim, hep yenisini, yenisi olmazsa daha iyisini yapmaya calistim. Sürekli kendi icimde mesgulüm, sürekli ilhamin pesindeyim, ve sürekli o ilhami yakalayip paylasmanin derdindeyim. Öyle ki, ilhami yakaladigimda onu oluk oluk icerken icimi öylesine dolduruyorum ki, ruhumdan, kalbimden baska ruhlara, baska kalplere tasmasini istiyorum. Belli belirsiz...
Uzun bir aradan sonra tekrar karsinizdayim. Blogumda daha önce hic böylesine bir sessizlik olmamisti farkindayim, ancak buna ihtiyacim vardi diyelim. Beni Instagram ve Snap'ten takip edenler son aylarda neler yaptigimin bir kismini biliyorlar zaten - fazlaca gezdim, kesfettim, denizin, kumun, günesin tadini doyasiya cikardim, en sevdigim insanlarla keyifli vakit gecirdim, ilham dolu sohbetler edebilecegim harika insanlarla bir araya geldim, bazi anlarda kalbimin daha cok carptigini hissettim, bazi anlarda mantigimin olaylara müdahale ettigine tanik oldum, olagan her seyden uzaklastikca da kendime yaklastim. Böylesine yogun ve tatli bir "yorgunluk" veren dönemden sonra da sessizlige ihtiyacim vardi her seyi sindirmem icin. Özellikle de kendimi yeniden ifade edebilmem icin.
Insanin kendini ifade edebilmesi pek de olagan bir sey degil aslinda. Hep derim, bir sey hakkinda yorum yapilacaksa, önce bu seyin bütün köseleri ve kivrimlarini kavramak, ölcmek gerekir diye. Aksi takdirde yapilacak yorum, yanlis yorum olacaktir - bana göre. Kendini ifade etmek de bir yorumdur bir nevi, simdi bununla yukarda belirttigim sey arasinda baglanti kurarsak bazi seylerin ne kadar zor oldugunu anlayabiliriz. Kendini tümüyle tanimadan ifade etmen oldukca absürt olacak. Sen kendini ifade ettigini düsüneceksin - hayir, etmemis olacaksin. Ve kendini tanimadan, kendinle ilgili yaptigin her yorum, ruhuna ördügün duvar icin bir tugla daha getirecek sana. Bu tuglalar biriktikce anlayacaksin bazi seyleri ve baslayacaksin "bu muydu istedigim sey?", "ben bu muyum?", "benim ne görevim var?" diye düsünmeye. Cünkü sen kendini ifade edemedin - ne kendine, ne cevrene. Toplumun seni sekillendirmesine izin verdin, ve biliyor musun, hala toplumun seni belli kaliplar icine koymasina izin veriyorsun. Sen istedigin icin degil, farkinda olmadan, toplumda "dogru" olarak algilandigi icin yapiyorsun bazi seyleri. Ne kötü kendini ifade edememek oysa ki.
Bastaki konuya dönersek, degiskenim evet. Ve bu, ruhum icin, kendim icin yapabilecegim en büyük iyilik. Sabit bir insan olmayi her zaman reddedecegim, toplumun beni belli kaliplar icine koymasini reddedecegim, bazi seylerin "dogru" olarak dayatilmasini reddedecegim. Cünkü biliyorum, hayattaki en büyük miras ruhumuzdur. Ben onu tanidigima inaniyorum, gün gectikce daha da cok taniyorum, isiniyorum ona. Ve kendimi ifade ederken her gecen gün ne kadar isabetli oldugunun farkina variyorum ifadelerimin. Degiskenligim sayesinde farkinda olmadan kücük yasta secmisim ruhuma yatirim yapmayi. Neden böyle oldugumu düsünürken de bu yüzden oldugunu anladim. Ruhumun bilgiye ve sanata olan acligi sayesinde sürekli yeni seylere atiliyorum, sürekli motiveyim. Sürekli yeni yerler yeni seyler kesfetmek, farkli enstrüman calmak ve farkli cizim teknikleri ögrenmek istiyorum, cünkü olagan her seyden uzaklastikca kendime yaklasiyorum. Ve kendime ne kadar katabilirsem, ruhuma ne kadar yatirim yapabilirsem bir sekilde, kendimi o kadar iyi ifade etmek icin yollar bulacagim, bunu biliyorum.
Beni tanimaniza gerek yok, benim neden bazi seyleri yaptigima anlam vermenize de gerek yok. Kendimi bir sekilde ifade edecegim, ancak bunu dis dünyanin beni tanimasi icin yapmayacagim hicbir zaman, zira onaylanmaya ihtiyacim yok. Bu benim icin hicbir zaman bir ölcek olmadi, olmayacak. Bu yüzden söyledigim, düsündügüm, yaptigim, yapmadigim seyler icin bir aciklama yapmayi da reddediyorum. Zira kimsenin anlamasini beklemiyorum, sadece tolerans göstermesini bekliyorum - bunu da bekleyebiliriz sanirim birbirimizden?
Bugün kendimi bu yaziyla ifade etmek istedim, yarin belki bir cizimle ifade etmek isteyecegim veya bir enstrümanla, ya da bir fotograf? Diyorum ya, kendime ne katarsam bunu kendimi ifade etmek icin kullaniyorum. Ve bu ifade, bir nevi kendimle ve ayni zamanda sizinle iletisimim. Ruha ulasmanin binbir yolu var, kimi bir tanesini bile bilmezken, kimi binbirini de biliyor. Dolayisiyla kendini ifade etmek hic de olagan bir sey degil. Siz de olaganüstü olmayi secin. :)
"Yapamadigin bir sey var mi senin?" sorusuna sadece gülümseyerek cevap verebilmistim, o konuda kendimi henüz nasil ifade edebilecegimi bilmiyorum, ama bu yaziyi bir sarkiyla kapatalim, en azindan bu da bir ifadedir...
LP - Lost on you.
("I'll never get to heaven, 'cause I don't know how..")
Sevgiler,
Eylem
Uzun bir aradan sonra tekrar karsinizdayim. Blogumda daha önce hic böylesine bir sessizlik olmamisti farkindayim, ancak buna ihtiyacim vardi diyelim. Beni Instagram ve Snap'ten takip edenler son aylarda neler yaptigimin bir kismini biliyorlar zaten - fazlaca gezdim, kesfettim, denizin, kumun, günesin tadini doyasiya cikardim, en sevdigim insanlarla keyifli vakit gecirdim, ilham dolu sohbetler edebilecegim harika insanlarla bir araya geldim, bazi anlarda kalbimin daha cok carptigini hissettim, bazi anlarda mantigimin olaylara müdahale ettigine tanik oldum, olagan her seyden uzaklastikca da kendime yaklastim. Böylesine yogun ve tatli bir "yorgunluk" veren dönemden sonra da sessizlige ihtiyacim vardi her seyi sindirmem icin. Özellikle de kendimi yeniden ifade edebilmem icin.
Insanin kendini ifade edebilmesi pek de olagan bir sey degil aslinda. Hep derim, bir sey hakkinda yorum yapilacaksa, önce bu seyin bütün köseleri ve kivrimlarini kavramak, ölcmek gerekir diye. Aksi takdirde yapilacak yorum, yanlis yorum olacaktir - bana göre. Kendini ifade etmek de bir yorumdur bir nevi, simdi bununla yukarda belirttigim sey arasinda baglanti kurarsak bazi seylerin ne kadar zor oldugunu anlayabiliriz. Kendini tümüyle tanimadan ifade etmen oldukca absürt olacak. Sen kendini ifade ettigini düsüneceksin - hayir, etmemis olacaksin. Ve kendini tanimadan, kendinle ilgili yaptigin her yorum, ruhuna ördügün duvar icin bir tugla daha getirecek sana. Bu tuglalar biriktikce anlayacaksin bazi seyleri ve baslayacaksin "bu muydu istedigim sey?", "ben bu muyum?", "benim ne görevim var?" diye düsünmeye. Cünkü sen kendini ifade edemedin - ne kendine, ne cevrene. Toplumun seni sekillendirmesine izin verdin, ve biliyor musun, hala toplumun seni belli kaliplar icine koymasina izin veriyorsun. Sen istedigin icin degil, farkinda olmadan, toplumda "dogru" olarak algilandigi icin yapiyorsun bazi seyleri. Ne kötü kendini ifade edememek oysa ki.
Bastaki konuya dönersek, degiskenim evet. Ve bu, ruhum icin, kendim icin yapabilecegim en büyük iyilik. Sabit bir insan olmayi her zaman reddedecegim, toplumun beni belli kaliplar icine koymasini reddedecegim, bazi seylerin "dogru" olarak dayatilmasini reddedecegim. Cünkü biliyorum, hayattaki en büyük miras ruhumuzdur. Ben onu tanidigima inaniyorum, gün gectikce daha da cok taniyorum, isiniyorum ona. Ve kendimi ifade ederken her gecen gün ne kadar isabetli oldugunun farkina variyorum ifadelerimin. Degiskenligim sayesinde farkinda olmadan kücük yasta secmisim ruhuma yatirim yapmayi. Neden böyle oldugumu düsünürken de bu yüzden oldugunu anladim. Ruhumun bilgiye ve sanata olan acligi sayesinde sürekli yeni seylere atiliyorum, sürekli motiveyim. Sürekli yeni yerler yeni seyler kesfetmek, farkli enstrüman calmak ve farkli cizim teknikleri ögrenmek istiyorum, cünkü olagan her seyden uzaklastikca kendime yaklasiyorum. Ve kendime ne kadar katabilirsem, ruhuma ne kadar yatirim yapabilirsem bir sekilde, kendimi o kadar iyi ifade etmek icin yollar bulacagim, bunu biliyorum.
Beni tanimaniza gerek yok, benim neden bazi seyleri yaptigima anlam vermenize de gerek yok. Kendimi bir sekilde ifade edecegim, ancak bunu dis dünyanin beni tanimasi icin yapmayacagim hicbir zaman, zira onaylanmaya ihtiyacim yok. Bu benim icin hicbir zaman bir ölcek olmadi, olmayacak. Bu yüzden söyledigim, düsündügüm, yaptigim, yapmadigim seyler icin bir aciklama yapmayi da reddediyorum. Zira kimsenin anlamasini beklemiyorum, sadece tolerans göstermesini bekliyorum - bunu da bekleyebiliriz sanirim birbirimizden?
Bugün kendimi bu yaziyla ifade etmek istedim, yarin belki bir cizimle ifade etmek isteyecegim veya bir enstrümanla, ya da bir fotograf? Diyorum ya, kendime ne katarsam bunu kendimi ifade etmek icin kullaniyorum. Ve bu ifade, bir nevi kendimle ve ayni zamanda sizinle iletisimim. Ruha ulasmanin binbir yolu var, kimi bir tanesini bile bilmezken, kimi binbirini de biliyor. Dolayisiyla kendini ifade etmek hic de olagan bir sey degil. Siz de olaganüstü olmayi secin. :)
"Yapamadigin bir sey var mi senin?" sorusuna sadece gülümseyerek cevap verebilmistim, o konuda kendimi henüz nasil ifade edebilecegimi bilmiyorum, ama bu yaziyi bir sarkiyla kapatalim, en azindan bu da bir ifadedir...
LP - Lost on you.
("I'll never get to heaven, 'cause I don't know how..")
Eylem
Herşeyin en iyisine en güzeline laiksin meleğim..iyiki varsin 🍓😍
ReplyDeletekitap çıkarmalısın sen!!!! tek solukta okuruz,yap bunu! 😍😍😍
ReplyDelete